Temel Bilimler Fakültesinden İnsani Bilimler ve Edebiyat ile Fen Fakültesine

Koç Üniversite kurulduğunda, bir temel eğitim ilkesi her öğrencisinin insanlığın uygarlık mirasının temellerinde bilgili olarak mezun olup çalışma hayatına başlamasıydı. Bu ilke geçerliğini korumakta ve programlarımızda yerini almaktadır.

Bu ilkenin iki ana amacı var. Her mezunumuzun evrensel temel bilgilere sahip olması, öğrenciyi kısa ömürlü bilgilerin hamalı değil, kalıcı bilgilerle donatmaktı. Özellikle bilginin bol olduğu çağımızda, bilgiye ulaşıp kullanmayı öğrenmek bilgi hamalı olmaktan daha önemli görülüyor. Aynı kapsamda, temel bilgiler zamanın aşındırmasına karşı dayanıklı, bazı pratik becerilerse kısa ömürlü oluyor. Çünkü teknolojideki gelişmelerle, eski beceriler yenileriyle değiştiriliyor. Mezunlarımızın geniş tabanlı bir eğitim almalarının ikinci bir yararı ise, bu tabanın ilerlemek istedikleri konularda ilk adımı oluşturmasıdır. Bu sayede, eğitimleri sırasında alanlarını daha rahatlıkla belirleyebiliyorlar. Meslek yaşamları boyunca da gelişmeler sonucu ortaya çıkan yeni alanlara, bu taban sayesinde, uyum sağlayıp, yeni teknikleri kolayca öğrenebileceklerdir.

Eğitimdeki “Çekirdek Program Common Core” un sağlamasının önemli kısmı temel bilimler fakültelerince verilmektedir. 1993’de kurulan Temel Bilimler Fakültesi fen ve insani bilimlerle İngilizce yazım ve bilgisayar becerilerini de vermek üzere Fizik, Kimya, Matematik, Psikoloji, Sosyoloji ve Tarih programlarını bir çatı altında topluyordu. Yeni yerleşkemizde, üniversitemiz nitelik ve büyüme olanaklarına yerine getirebildiği yapıya ulaştı. Bunu izleyerek, temel bilimlerin ilke ve programlarımızdaki yeri ve amaçları aynı kalmakla birlikte, iki ayrı yapıda ilerlemesinin daha uygun olacağı düşünüldü. 2008 yılından başlayarak temel bilimler eğitimini Fen Fakültesi ile İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi olarak iki fakültede programlarını da artırarak sürdürüyor.

Prof. Dr. Attila Aşkar

Dekan (1993 – 1998)

Fen, İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi

1998 – 2001 yılları üniversitemizin ve fakültemizin bir bakıma ‘kabuk değiştirdiği’ yıllardı. Esas olarak da bu, 2000 yılında yeni kampusa geçmemiz ve ciddi bir büyüme hamlesine girmemiz demekti. Bu sürede Fen, İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültemizin dekanı olarak görev aldım. Benden önce dekan olan Prof. Attila Aşkar Rektör Yardımcısı olunca, benim de onun yerine dekanlığı üstlenmem gerekti. Doğrusu ders vermeyi, araştırma ve yayın yapmayı çok sevdiğim ve önemsediğim için, bu idari pozisyona pek gönüllü değildim (!) ancak, kabul etmemek, o zaman ‘taşın altına elimi sokmamak’ olacaktı.

O yıllarda fakülte küçüktü; altı bölümümüz vardı ve hoca sayısı daha azdı. Herkes herkesi tanırdı… Bugünkünden önemli bir fark, insani bilimler ve edebiyat alanlarının yanında fen alanlarının da bulunmasıydı. Özellikle yeni kampusa geçildiğinde büyük fen labratuarlarının kurulması çok önemli bir gelişme oldu. Fenci olmayan bir dekan olarak, bazen de pek anlamadan fakat fenci hocaların isteklerine büyük önem vererek bu gelişmeyi sağlamaya çalıştım. Bugünden bir diğer önemli fark da, bütün ikinci lisan derslerinin bizim fakültemizde verilmesiydi. O zamanlarda bütün öğrenciler lisans eğitimleri süresinde beş ikinci lisan dersi almak durumundaydı. Bu çok büyük bir kadro ve ders hizmetiydi. Hocalar arasındaki kimi problemleri de benim çözmem gerekiyordu!

Koç Üniversitesinin bu ilk ciddi büyüme yıllarında bir dönem de olsa dekanlık yapmak bana çok şey öğretti. Diğer taraftan ‘bu çorbada bir tuzum olması’ da beni çok mutlu etti.

Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı

Dekan (1998 – 2001)

Koç Üniversitesinde eğitim, kuruluşundan bu yana bir çekirdek program etrafında yapılanmıştı. Öğrencilerin diploma alacakları alanın dışındaki düşünce akımlarına aşina olmasını amaçlayan bu eğitim felsefesi bizi diğer yüksek öğrenim kuruluşlarından farklı bir pozisyona getirmişti. Çekirdek programın önemli bir kısmı ise o zamanki ismi ile Fen, İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi tarafından yürütülmekte idi. Değişik disiplinlerin beraberliği hem öğrencilerin farklı görüşlere açık olmaları hem de öğretim üyelerinin başka alanlarda yapılan çalışmalara yakınlaşmasını sağlamakta idi. Dekanlık sürecinde en çok zevk aldığım ve/veya en fazla uğraş verdiğim konular 3 yeni bölümün (Felsefe, Arkeoloji ve Sanat Tarihi, İngiliz Dili ve Karşılaştırmalı Edebiyat) kurulması, çekirdek program, akademik yazı ve yabancı diller programlarının geliştirilmesi ve kuvvetli bir öğretim üyesi kadrosunun oluşturulması olmuştu. Diğer yandan bir temel bilimci olarak sosyal bilimlerde problemlere yaklaşım ve araştırma gelenekleri az da olsa öğrenmem benim en büyük kazancım oldu.

İki fakültenin ayrılması kararından nostaljik bir hüzün duyuyorum. Bence beraberce daha kuvvetli olurduk ama belki de değişim böyle bir şey…

Prof. Dr. Ersin Yurtsever

Dekan (2001 – 2008)

İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi

İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesinin 2008 yılında ayrı bir fakülte haline gelmesi ve üç yeni bölümün kurulması cesur ve önemli bir adımdı. Dünyadaki birçok üniversitenin kaynak yetersizliği ve öğrenci ilgisizliği gibi gerekçelerle fakültemiz bünyesinde bulunan bölümler gibi bölümleri kapattığı bir dönemde sadece eğitim değil araştırma hedefleri de koyarak fakültemize verilen önem gerçek üniversite anlayışına uyar nitelikteydi. O zamandan bu yana sadece bu bölümlerin kurulmasıyla kalmadık, Sosyal Politika, Kadın ve Cinsiyet Araştırmaları, Bizans Araştırmaları, Akdeniz Araştırmaları gibi merkezleri, Psikoloji, Arkeoloji ve Sanat Tarihi, Sosyoloji ile Tasarım, Teknoloji ve Toplum alanlarında doktora programları oluşturduk. Kuruluşundan bu yana öğretim üyesi olarak çalıştığım kurumdaki bu gelişim tüm tahmin ve beklentilerin ötesinde, içinde bulunduğum halde beni dahi şaşırtan bir hızla yaşandı. Bu dinamik ve hızlı gelişim, fakülteyi oluşturan bireylerin gücünün bir göstergesidir. Alanlarında yetkin, dünyanın önde gelen kurumları ile eş düzeyde çalışmalar yapan ve en önemlisi, öğrencilerine değer verip zaman ayıran, nitelikli eğitime önem veren, çalışma alanlarında en üst düzeyde standartları gözeten öğretim kadrosu, fakültemizin bugünkü ayrıcalıklı konumuna gelmesini sağladı; bundan sonrası için de sürekli gelişmenin ve yenilenmenin güvencesidir.

Prof. Dr. Sami Gülgöz

Dekan (2008 – 2014)